Bir Kurumsal Etkinlik Tasarlama Serüveni…

Kurumlar ve Kültür ve Sanat Etkinlikleri Bir Kurumsal Etkinlik Tasarlama Serüveni…

Kültür ve sanat etkinlikleri, özellikle büyük ölçekteki şirketlerin görünürlüklerini artırmak, hedef kitlelerinin zihinlerine farklı deneyimlerle ulaşabilmek yöneldikleri sponsorluk türlerinden biri. Özellikle son yıllarda şirketlerin yalnızca logolarını gösterebilecekleri sponsorluk mecraları oldu, ne var ki bunların çoğunda şirketler sadece bir para kaynağı olarak kullanıldı. Oysa bu ilişki daha verimli ve pek çok yönden iz bırakıcı bir noktaya taşınabilir.

Geçmişten bugüne sanat tarihini şöyle bir incelerseniz Antik Tiyatrolardan Shakespeare dönemine kadar pek çok sahne sanatında, hele resim ve heykel gibi plastik sanatlarda sanatı destekleyen kişi ya da kurumları ve destekleme amaçlarını görürsünüz. Bunlar bazen kendilerini hafif şekilde hissettirmiş, bazen de gayet belirgin şekilde isimlerini duyurmuşlardır.

Günümüz bundan farklı mı? Bugün de kurumsal etkinlikler kültür ve sanat ile yakın bir ilişki içinde. Sadece görünürlük düzeyleri ve biçimleri farklı. Şirketler artık sadece mevcut bir sanat olayına sponsor olmak yerine, sanatı kendi mesajlarını iletmek için destekliyor, hatta özel olarak bu mesajın iletilebileceği bir sanat organizasyonunu kendileri tasarlıyorlar. Bu noktadan yola çıkmak, bir gösteri tasarımcısı, bir etkinlik plancısı olarak benim de ilgimi çekiyor, heyecanlandırıyor.

 

Tasarlamak ve yaratıcılık için bir fırsat…

Her yıl gerçekleştirilen Skalite Ödül Töreni’ni 2015 yılında benim tasarlamam istendi. Skalite, her yıl turizm sektörüne emek veren otelden yatırımcıya, havacılık sektöründen hizmete onlarca şirketin “kalite” bazında ödüllendirildiği, sektör duayenlerinin katıldığı bir ödül töreni. Bu etkinliği yaratıcı, keyifli bir çerçevede kurgulamak için düşünmeye başladım…

Turizm sektörü, bu ülke topraklarında binlerce yıldır süregelen kültürel çeşitlilikten beslenen bir sektör. Özellikle yurtdışı turizmi düşünüldüğünde, farklı kültürel renkleri taşıyan çok zengin bir mimarlık, sanat ve mutfak kültürü birikimi var. Kültürel çeşitlilik, yani aslında turizm sektörünün hamurundaki en temel maya, bu ödül töreni tasarımı için çıkış noktalarından birini oluşturdu.

Skal İstanbul Yönetim Kurulu ile ödül töreni için yaptığımız toplantılarda, sektörün o dönemde ülkemizde yaşanan olaylar nedeniyle önemli endişeler ve durgunluklar içinde olduğunu gördük. Bunların bir etkisi olarak özellikle MICE sektöründe büyük ölçekli iptaller olmuştu ve ileriki günler için yeni grup taleplerinde de azalmalar vardı. Sektör oldukça endişeli ve karamsardı. Bu genel duygu, tasarlayacağım ödül töreni için bir başka çıkış noktası olarak belirdi. Turizm profesyonellerinin ağırlanacağı böyle bir gece her şeyden önce barış kavramına ve kültürel çeşitliğe vurgu yapmalıydı.

Çıkış noktalarımız netleşince, Skal International İstanbul Yönetim Kurulu ile birlikte, ödül töreni temasının “barış” olmasına karar verdik ve töreni Kapılar konseptli bir konser açılışı ile yapmanın çok yerinde olacağını düşündük.

 

Konsepte temellenen sahne fikri: kapılar

Yeryüzünde şimdiye kadar inşa edilmiş her şeyde ortak bir yapı birimi vardır: kapı. Sembolik alfabesinin zenginliği bu yapı birimi daha da çekici kılıyor. Kapı sanatsal bir tasarım olduğu gibi kültürlerin zanaat ustalıklarını da aktardıkları bir öğe. Kapı güçlü bir metafor. Kapı yeni bir şeye açılır, kapı bir şeyleri dışarda bırakabilir, kapı bazı şeylerin girmesini engelleyebilir, mekanı korunaklı yapabilir, bazen açıldığında ışık ve hayat girebilir… Bu konser ile kapı tüm iyiliklere, ödül töreninin kök fikri barışa açılacaktı. Tüm bu düşünceler, konseri “kapılar” bağlamlı bir sembol alfabesiyle kurgulama fikrini üretti. Dekorasyondan kostümlere, şarkı seçimlerinden koreografiye kadar her şey, barışa ve umuda kapı açılacaktı.

Bir çıkış noktası bulduğunuz zaman yaratıcılık harekete geçer ve yeni fikirler kendiliğinden oluşur. Biz de bu çıkış noktasına ek olarak konserin bir de dramatik yapısı olabileceğini düşündük. Bir gezgin fotoğrafçı, sahne fonunda kullandığımız geniş ekranda tüm konser boyunca izlenebilecektir. Bu genç fotoğrafçının deneyimleri üzerinden tüm şarkı ve danslar flashback olarak tasarlandı. Yapılan özel çekimler ile pek çok sinema filmi ve belgesel kesitleri konserle bütünleşti. Böylece aynı fikirde birleşen pek çok farklı öge ile konseri kurguladık. Amacımız, bugünün iletişim dünyasının her anlamda tüm biçemlerini kullanmaktı. Öyle sanıyorum ki bu amaç izlenilirliği kolaylaştırdı.

 

Repertuar planını düşünürken…

Ulaşmayı hedeflediğimiz duygu “barış” olduğu için kült bir konser programı yerine ortak bellekte tortu bırakmış eserlere yönelmeyi tercih ettik. Belki eserin adını bilmiyordunuz ama melodi size o kadar yakın ki. Ya da eserin söylendiği dilden çok, bir sinema filmi içindeki kullanılış şekli, sinema koltuklarında yaşanan o anı yeniden anımsatmak… kısa ortak belleği harekete geçirmek… Ve aslında cesur bir karar verdik. Duyguyu, filmleri seçtik ve o herkesin zihninde, anılarında yer eden o bölümleri kullandık.

Konser “Kapılar” konseptli bir özel beste ile açıldı. Yugoslavca, Ermenice, Kürtçe, Rumca birer eser Türkçe iki eser repertuvara alındı. Karadeniz, doğu ve güneydoğu Anadolu’ya danslarla uzanıldı. Pek çok alt kültüre de sahne fonundaki ekranda izlenen filmlerde ve metinlerde dokunuldu.

Proje yaklaşık 3 aylık bir tarama sürecinde 10 kişilik bir ekip tarafından çalışıldı. Solist seçimi en önemli adımlardan birisi oldu. Sevgili Cihan Okan’a teklif götürdük. Kendisiyle gerçekleştirdiğimiz üçüncü proje konseri bu. Cihan Bey’in sesi tam anlatmak istediğimiz öyküyle birebir örtüşüyordu. Çok tanıdık olduğumuz, acıyı da sevinci de aynı anda içinde barındırabilen özel bir vokal. Düzenlemelerde Orçun Orçunsel projeye hayat verdi. Kendisi aynı zamanda orkestra şefliğini de yürüttü. Halk dansları koreografilerinde İTÜ Halk Dansları hocalarıyla çalıştık. Sahne üstünde müzisyen ve korist olarak 25 kişilik bir ekip eserleri seslendirdi. Kendilerine 10 kişilik bir dansçı ekibi eşlik etti.

Her şarkının da buna benzer bir biçimde seçildiğini söyleyebilirim. İzleyicilerin yüzlerindeki ifadeyi, duygulandıklarını, gülümsediklerini görmek gerçekten olağanüstü bir deneyimdi bizim için. Hedeflerimiz yerine ulaşmıştı… Konser sonrası aldığımız geri bildirimler çoğunlukla adı konulamayan duygular, hatırlamanın mutluluk verdiği anılar üzerineydi.

Teşekkürler…